Çocuk sahibi olmak her çiftin hakkıdır. Çocuk, ailenin neşesi ve geleceğimizin teminatıdır. Ancak, günümüz koşullarında, gerek eğitim gerekse de kariyerde ilerleme çabası nedeniyle, çiftlerin çocuk sahibi olmaya karar verme zamanları gecikebilmektedir. Bazen de erkeğe ya da kadına ait faktörler nedeniyle çiftler gebe kalmakta sorun yaşayabilmektedirler. Bu nedenle, evlendikten sonra düzenli cinsel ilişkiye ve korunmamaya rağmen gebe kalamayan çiftlerin, kadın yaşı 35 yaş üzerinde ise 6 ay bitiminde, kadın yaşı 35 altında ise 1 yıl bitiminde üreme alanında uzmanlaşmış bir hekime başvurmalarını öneriyoruz. Kendiliğinden gebe kalmakta sıkıntı yaşayan ya da gebeliğe engel yaratabilecek bir durum (erkekte sperm sayısında azlık, sperm yokluğu-azospermi, kadınlarda adet düzensizliği, yumurtalık rezervinde azalma, çikolata kisti varlığı, tüplerde tıkanıklık, ileri kadın yaşı, rahimde doğuştan aykırılık varlığı vs.) saptanan çiftlerde, yumurtlatma tedavisi, aşılama ya da tüp bebek seçenekleri gebe kalmalarına yardımcı olabilmektedir. Ben de 15 yılı aşkın bir süredir, gebe kalmakta sıkıntı yaşayan çiftlere yardım etmekte ve hayallerine ulaşmalarına vesile olmaktayım. Klinisyen tarafımın yanı sıra, akademik üretimi de önemsemekte ve yurtiçi ve yurtdışı saygın bilimsel dergilerde yayınlanan araştırma çalışmalarına ve projelere katkı sağlamaktayım.
Tüp bebek tedavi süreci, çiftler için oldukça hassas bir dönemdir. Çiftler bir yandan gebe kalamamanın verdiği stresi yaşamakta, bir yandan da çevre baskısına maruz kalmaktadırlar. Ancak teknolojik ilerlemeler ve gelişmeler sayesinde, artık tüp bebek ile başarı oranlarının geçmiş yıllara göre çok daha yükseldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu başarı oranı artışında elbette hem tüp bebek laboratuvar koşullarının iyileşmesinin, embriyo kültür sıvılarının ve cihazlarının gelişmesinin hem de embriyo dondurma tekniklerinin ilerlemesinin payı büyüktür. Artık günümüzde, tüp bebek tedavilerinde, çoğunlukla 5. gün yani blastokist aşamasında embriyo transferi yapmakta ve ilaveten arta kalan kaliteli embriyo olması halinde de embriyoları vitrifikasyon yöntemi ile dondurarak saklamaktayız. Vitrifikasyon tekniği ile blastokist aşamasında dondurulmuş embriyoların çözülmesi sonrasında, sağ kalım oranları neredeyse %100’ler civarında olmaktadır. Bu sayede yumurtalık rezervi iyi olan hastalarımıza, tek bir uyarım ile 2 ya da 3 çocuk sahibi olacak şekilde ailelerini tamamlama şansı sunabilmekteyiz.
Kadın yaşının doğurganlık üzerine etkisinden de bahsetmek isterim. Erkeklerde sperm yapımı ergenlikten itibaren başlar ve yaşam boyu devam eder. Yani erkekler teorik olarak ölene kadar baba olma şanslarını korurlar. Ancak kadınlarda üreme fizyolojisi farklıdır. Kız çocuğu anne karnında gelişimi sırasında oluşan yumurtalık dokusuna yerleşmiş olan yumurta hücreleri ile doğar. Ergenlikten itibaren her ay bir yumurta yumurtlarken birkaç yumurta hücresini de kaybeder. Yani süreç her zaman tüketim yönünde işler. Bir kadın, hayatının hiçbir döneminde, ne kendiliğinden ne de ilaçla yeni yumurta üretemez. Ancak var olanı kullanır. Bu nedenle kadın yaşı ilerledikçe yumurtalıkta kalan yumurta sayısı ki biz buna yumurtalık rezervi demekteyiz, azalır ve aynı zamanda üretilen yumurtaların sağlıksız olma yani kromozomal olarak sorunlu olma riskleri de artar. Bu kapsamda 38 özellikle de 40 yaş sonrasında tüp bebek tedavisi ile dahi başarı şansı etkilenmekte olduğu için oyalanmamak önemlidir. Aynı zamanda özellikle 40 yaş sonrasında, yumurtanın sağlıksız olma ihtimalinin artmasına bağlı olarak daha sık görülen embriyo anormalliklerini taramak için, tüp bebek tedavisi ile elde ettiğimiz embriyolardan, 5. ya da 6. gün yani blastokist aşamasına ulaşanlardan hücre örneği alarak genetik ayıklamalı tüp bebek (PGT-A) tedavisi de yapabilmekte ve sağlıklı olan embriyoyu tespit edebilmekteyiz. Bu tekniği aynı zamanda ailesinde genetik hastalık öyküsü olan ya da eşlerden birinde kromozomal aykırılık saptanan çiftlerde de (PGT-M) de uygulamaktayız.
Evli olmayan kadınlarda da, belli koşullara uygun olunması halinde, doğurganlığı korumak amaçlı yumurta dondurma işlemi yapılabilmektedir. Özellikle ailede erken menopoz öyküsü olan, yumurtalık rezervi azalmış, mevcut bir rahatsızlığı nedeniyle kemoterapi ya da radyoterapi uygulanma gereği olanlarda yumurta dondurma etkin bir seçenek olarak kullanılabilmektedir.
Sonuç olarak söylemeliyim ki, gebe kalamamak bir kader değildir. Durumunuzu öğrenmek ve tedavi seçenekleriniz hakkında bilgi sahibi olmak için üreme endokrinolojisi alanında uzmanlaşmış bir hekime başvurmaktan çekinmeyiniz. Sizlerin bireysel özelliklerinizin yanı sıra, seçtiğiniz hekiminizin tecrübesi, güncel gelişmeleri ne denli yakinen takip ettiği ve tedavinizin yapılacağı merkezin donanımı, tüp bebek tedavisinde başarı şansınızı etkileyecektir.
Polikistik Over Sendromu (PCOS)
Polikistik over sendromu (PCOS), üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen hormonal rahatsızlıktır. Komplex genetik geçişli bir hastalıktır ve neden geliştiği tam olarak bilinmemektedir. Görülme sıklığı, kullanılan tanı kriterlerine göre farklılık göstermekle birlikte ortalama %8-13’ler civarındadır. Ancak gebe kalmakta sıkıntısı olan, kilo fazlalığı, insülin direnci ya da şeker hastalığı olan, vücutta kıllanması erken başlamış ve yakın akrabalarında PCOS olan kişilerde görülme ihtimali daha fazladır.
Kısırlık tedavisi diğer hizmetlerimizden birisidir. Web sitemiz üzerindeki telefon numaralarından iletişime geçerek bilgi alabilirsiniz.
Hayallerinize kavuşmanız dileğiyle…
Doç.Dr. Mehtap Polat